19.05.2022
Cumhuriyet Halk Partisi İzmir İl Başkanlığı, 19 Mayıs Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı2nın 103. yıldönümü için Cumhuriyet Meydanı'nda çelenk sunum ve kutlama töreni gerçekleştirdi. Gerçekleştirilen törene, CHP İzmir İl Başkanı Deniz Yücel'in yanı sıra CHP İzmir Milletvekilleri Sevda Erdan Kılıç, Kani Beko, Tacettin Bayır, Atila Sertel Kamil Okyay Sındır ve Özcan Purçu, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, CHP İlçe Örgüt Başkanları, CHP’li İlçe Belediye Başkanları, İl Yöneticileri, Kadın ve Gençlik Kolları Başkan ve üyeleri ile çok sayıda partili ve vatandaş katıldı.
Tören, Atatürk anıtına sunulan çelengin ardından yapılan saygı duruşu ve istiklal marşının okunmasıyla başlarken, törende ilk konuşmayı CHP İzmir İl Başkanı Deniz Yücel yaptı. Yücel, “Günümüzde toplumun yaşadığı birçok sorunun, yokluğun, yoksulluğun ve adaletsizliğin temelinde de cumhuriyet değerlerinden uzaklaşılması yatıyor. Ekonomik krizin, her gün gelen zamların, halkın yoksullaşmasının ve ülkemizin her alanda itibarsızlaştırılmasının sebebi, 19 Mayıs 1919’da Atatürk’ü Samsun’a çıkmaya mecbur bırakan sebeple benzer sebeplerdir” sözlerine yer verdiği konulmasında şunları dile getirdi;
ÖZGÜRLÜK VE BAĞIMSIZLIĞIMIZI ÖNCE ATATÜRK’E BORÇLUYUZ
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, kurtuluş ve bağımsızlık mücadelesini başlatmak üzere Samsun’a çıkışının 103. Yılında yine gururluyuz, onurluyuz ve kararlıyız. 19 Mayıs, Türk Milleti'nin özgürlük ve bağımsızlık umutlarının inanç ve kararlılığa dönüştüğü ve kurtuluş ateşinin yakıldığı günün adıdır.19 Mayıs, vatanını, bağımsızlığını, milletin namusunu korumak için can vermeye koşanların günüdür.19 Mayıs, vatana ve millete ihanet içinde olanların, kendi saltanatını ve servetini düşünenlerin en korkulu rüyasıdır. Gençliğini yaşayamamış bir neslin bize kanıyla canıyla bıraktığı mirası, Sahip olduğumuz her şeyin temelinin atıldığı bu anlamlı günü, Bir bayram havasında, özgür ve bağımsızlığımızın sembolü olan ay yıldızlı bayrağımız altında kutlayabiliyorsak; Bunları her şeyden önce Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e borçluyuz.
Mustafa Kemal Atatürk ölümsüz eseri Nutuk'a başlarken Samsun’a çıkışını şöyle anlatıyor:
"1919 yılı Mayısının 19'uncu günü Samsun'a çıktım. Ülkenin genel durumu ve görünüşü şöyledir:
Osmanlı Devleti'nin içinde bulunduğu grup, 1. Dünya Savaşı'nda yenilmiş, Osmanlı ordusu her tarafta zedelenmiş, şartları ağır bir ateşkes anlaşması imzalanmış. Büyük Savaş'ın uzun yılları boyunca millet yorgun ve fakir düşmüş. Milleti ve memleketi 1. Dünya Savaşı'na sürükleyenler, kendi hayatlarını kurtarma kaygısına düşerek memleketten kaçmışlar. Saltanat ve hilafet makamında oturan padişah soysuzlaşmış, şahsını ve tahtını koruyabilmek için alçakça tedbirler araştırmakta. Damat Ferit Paşa’nın başkanlığındaki hükümet aciz, haysiyetsiz ve korkak. Sadece padişahın iradesine boyun eğmekte ve onunla birlikte kendilerini koruyabilecekleri herhangi bir duruma razı.Ordunun elinden silahları ve cephanesi alınmış ve alınmakta...İtilaf donanmaları ve askerleri İstanbul’da. Adana Fransızlar; Urfa, Maraş, Ayıntap (Gaziantep) İngilizler tarafından işgal edilmiş. Antalya ve Konya'da İtalyan askeri birlikleri, Merzifon ve Samsun'da İngiliz askerleri bulunuyor. Her tarafta yabancı subay ve memurlar ile özel ajanlar faaliyet gösteriyor. Ve Samsun'a ayak basmamdan dört gün önce, 15 Mayıs 1919'da, Yunan ordusu da İzmir'e çıkartılıyor.” İşte Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde Türk Milletinin özgürlük ve bağımsızlık mücadelesi bu şartlar altında başlıyor.
Mustafa Kemal’in Samsun’a çıkmasının ardından örgütlenen; sırasıyla Havza Mitingiyle, Erzurum Kongresiyle ve Sivas Kongresiyle milli bilinç oluşturularak, manda ve himaye kesin bir şekilde reddediliyor, misaki milli kabul ediliyor, Kuvayi milliyenin tek kuvvet olarak tanınması ve milli vicdandan doğan cemiyetlerin “Anadolu ve Rumeli Müdafai Hukuk Cemiyeti” adı altında birleştirilmesine karar veriliyor. İşte bu koşullar altında Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde başlayan ve örgütlenen milli mücadele, işbirlikçi Damat Ferit Paşa hükümetin imzaladığı SEVR anlaşmasının kesin bir şekilde reddi, yurdun dört bir yanında cephelerde sağlanan üstün başarı, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin tapusu Lozan Anlaşmasını imzalanması ve ardından Cumhuriyetin ilanıyla başarıyla taçlanmıştır.
YIL 2022 TÜRKİYE İŞGAL ALTINDA
Cumhuriyetin kurulduğu, demokrasi ve laikliğin hakim kılındığı günden beridir, saltanat düşkünleri, hilafet meraklıları ve halk düşmanları cumhuriyete, demokrasiye ve hukukun üstünlüğüne karşı bir savaş halindedir.
Bu savaşta, cumhuriyet düşmanlarınca bazen düşmanla iş birliği içinde, demokrasimize, birliğimize ve bağımsız yargımıza yönelik saldırılarla, özünde Mustafa Kemal'in kurduğu bu ülkenin kurucu iradesine ve cumhuriyetine saldırılıyor.
Yıllar geçiyor, devir değişiyor, nesiller cumhuriyet aşkı ve bilinciyle atasına ve cumhuriyetine daha bağlı bir şekilde yetişiyor; Ama cumhuriyetle ve demokrasimizle hesabı olanların derdi ve kötülükleri bitmiyor.
Günümüzde toplumun yaşadığı birçok sorunun, yokluğun, yoksulluğun ve adaletsizliğin temelinde de cumhuriyet değerlerinden uzaklaşılması yatıyor.
Ekonomik krizin, her gün gelen zamların, halkın yoksullaşmasının ve ülkemizin her alanda itibarsızlaştırılmasının sebebi, 19 Mayıs 1919’da Atatürk’ü Samsun’a çıkmaya mecbur bırakan sebeple benzer sebeplerdir.
Yıl 2022 ve fakat Türkiye’de iktidar sahibi olan zihniyet, ülkenin milli varlıklarını, fabrikalarını, havalimanlarını Emperyalist devletlere, çok uluslu şirketlere ve KATAR’lılara satarak,
İstanbul’un göbeğinde gerçekleşen gazeteci Cemal KAŞIKÇI cinayetinde yargı yetkisini ve dosyayı Suudi Arabistan’a bırakmak suretiyle egemenlik gücünü yerle yeksan ederek,
Kendi gençlerimizi, insanlarımızı doyuramazken Suriyeli, Afgan ve muhtelif ülkelerden gelen milyonlarca sığınmacıyı ülkeye doldurarak, ülkemizin işgaline göz yummuştur.
Evet yanlış duymadınız.
Türkiye, 2022 yılında işgal altındadır. Ve ülkeyi yöneten AKP hükümeti, aynı Damat Ferit Hükümetinin aymazlığı, basiretsizliği ve işbirlikçiliği içindedir.
Halk, kendi menfaati ve geleceği dışında hiçbir şey düşünmeyen iktidar nedeniyle,
Liyakatsiz, basiretsiz ve menfaat düşkünü yöneticiler nedeniyle,
Eşe dosta dağıtılan ihaleler, adaletten ve hakkaniyetten uzak atamalar nedeniyle Cumhuriyet tarihinde hiç olmadığı kadar derin bir yokluk ve yoksulluk yaşıyor.
Üstelik onların bu vurdumduymazlığına, halkı ezen zorbalığa, yaşattıkları adaletsizliklere dur diyenleri de, baskı altına aldıkları ve siyasallaştırdıkları yargıyı kullanarak susturmaya ve sindirmeye çalışıyorlar.
Bugün, Canan Kaftancıoğlu’nun, Osman KAVALA’nın, Gezi direnişine sahip çıkanların, tarafsız basının ve medyanın yaşadığı baskı ve cezalar da, artık sonu gelmiş bu zihniyetin ürünüdür.
Ancak kimse umutsuzluğa kapılmasın, karanlığın en yoğun olduğu an, aydınlığa en çok yaklaştığımız olduğumuz andır.
Bu yolda en büyük güvencemiz ve gücümüz cumhuriyetin yılmaz savunucuları olan gençlerimizdir. Bugün güvendiğimiz gençlerimize böylesine inanmamızın ve güvenmemizin sebebini de Gazi Mustafa Kemal Atatürk 1918 yılında şöyle anlatmıştır;
"Her şeye rağmen muhakkak bir ışığa doğru yürümekteyiz. Bende bu imanı yaşatan kuvvet, yalnız aziz memleket ve milletimin hakkındaki sonsuz sevgim değil, bugünün karanlıkları, ahlâksızlıkları, şarlatanlıkları içinde sırf vatan ve hakikat aşkıyla ışık serpmeye ve aramaya çalışan bir gençlik görmemdir."
Değerli dostlar, Kıymetli İzmirliler, Sevgili Gençler;
Türkiye Cumhuriyeti'ni çağdaş medeniyetler seviyesine çıkarmanın ve bizden sonraki nesillere teslim etmenin en büyük görevimiz olduğunu biliyoruz.
Bu bilinçle, Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün ülkemizin kurtuluşu, cumhuriyetimizin kuruluşu ve demokrasimizin inşa edilişinin ilk adımı olan 19 Mayıs Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor Bayramınızı kutluyorum.
Başta Büyük Atatürk olmak üzere, Vatanımız için canlarını feda eden aziz şehitlerimizi rahmetle ve minnetle anıyorum.
SOYER: UMUDUN YENİDEN FİLİZLENDİĞİ GÜNLER ÇOK YAKIN
Yücel'in ardından kürsüye çıkan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, "Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Samsun’a ayak bastığı bugün, Anadolu’nun her yerinde, emperyalizme karşı topyekûn bir direniş başladı. İşgalcilere boyun eğmeyen milletimiz, 19 Mayıs’la birlikte özgürlüğe, cumhuriyet ve demokrasiye uzanan şanlı bir destana imza attı. Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün 19 Mayıs’ta yaktığı ilk kıvılcım, har olup tüm Anadolu’yu sardı. Dünyanın ezilen, sömürülen, hor görülen tüm halklarının umudu oldu. Atatürk “Biz her şeyi gençliğe bırakacağız... Geleceğin ümidi, ışıklı çiçekleri onlardır. Bütün ümidim gençliktedir” sözleriyle, bu özel günü gençlere emanet etti. Bizler, bu ülkeyi kurmak için canını feda edenlere de, geleceğimizin teminatı gençlerimize de temiz siyaset borçluyuz. Yazık ki siyaset kimilerine göre halkın koltuğundan kendi şahsına güç vehmetme sanatı. Biz ise siyaseti yaşamı iyileştirme sanatı olarak görüyor, Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'nun önderliğinde bu uğurda cansiperane mücadele ediyoruz. Çünkü biz gençlerimize kibiri, yasakları ve yoksulluğu değil, özgürlüğü, barışı ve refahı layık görüyoruz. Göreceksiniz, ülkemize demokrasiyi, özgürlükleri, adaleti, barışı ve refahı yeniden getireceğiz. Türkiye’nin ikinci yüz yılını Genel Başkanımızın liderliğinde, dostlarımızla birlikte inşa edeceğiz. Demokrasi ve Cumhuriyet’e olan sadakatimiz bu yoldaki bizim yegâne rehberimizdir. Her bir gencimizin gözlerinde özgürlük ışığının pırıl pırıl parladığı, yüreğinde umudun yeniden filizlendiği günler çok yakın. Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün Samsun’a çıkışının 103’üncü yılında onu rahmet ve minnetle anıyor, Atamızın cesaretinin en büyük ilham kaynağımız olmasını diliyorum. Türkiye’nin 19 Mayıs’ı kutlu olsun" dedi.
29.10.2024
27.10.2024
25.10.2024
21.10.2024
17.10.2024
17.10.2024
15.10.2024